Yaşam Okulu
"Bizler genlerin yapısına, atomun alt parçalarına kadar çok büyük bilgiler edindik. Bilim ve teknolojide ilerledikçe bilgimize bilgi kattık. Ancak bilgimiz geliştikçe cehaletimiz de arttı. Yaşama dair daha çok sorumuz var artık. Bilginin sonsuz çeşitliliğine karşın insan ömrünün kısalığı ve modern zamansızlıklar tek yönlü uzmanlaşmalara ve yönelimlere sebep oluyor artık. Bu durumda da bilgi alanlarımız birbirinden kopuk hale geliyor. Bir de artık bilgiye hızlı bir şekilde ulaşıyoruz. Ancak edindiğimiz bilgilerin doğruluğunu teyit etmek için ayırmamız gereken vakitten yoksunuz yine. Sonunda doğru bilgiye ulaşıp ulaşmadığımızı da net olarak bilemiyoruz bu yüzden. Oysa geçmişten beri kırsalda yaşayan yani doğayla daha iç içe yaşayan toplumlar; çobanlar, denizciler gibi doğa güçleri ile doğrudan bağ kuran insanlar doğanın ve insan yaşamının -aslında tüm canlılığın- bütüncül bilgisine sahipler. Nasıl doğa bir bütünse ve doğanın bir parçasına baktığımızda daha büyük bir parçasını görebiliyorsak, örneğin bir ağacın yaprağına baktığımızda ağacın bütününü tahmin edebiliyorsak -ki buna örüntü diyoruz kısaca- günümüzde edinilen bu yeni dünyanın bilgilerini de aynı örüntülerle birleştirebilmemiz gerekir. Ancak bugün insan toplumunun büyük bir kısmı doğanın örüntülerinden ve doğal olanın bilgisinden yoksun yaşıyor. Dolayısıyla yaşamlarımızda bitmeyen bir anlam arayışı, kapanmayan içsel boşluklar ya da kendine yabancılaşma eksik olmuyor. Daha da kötüsü, insan kendi yaşamının bilgisini doğanın örüntülerinden koparınca gezegenin en baskın, en vahşi türü olarak doğanın kaynaklarını hoyratça ve adaletsiz kullanmada kendine hak tanıyan bir türe dönüşüyor. Yaşam Okulu ise bu konular için bir kafa yorma alanı. Bugüne kadar edindiğimiz modern bilgiler ile geleneksel bilgiyi birleştirerek ortak bir örüntü oluşturmayı deniyor yaşama dair. Doğa nasıl işler, doğanın çalışma mekanizmaları ve bunun günlük yaşamımızla olan ilişkisi gibi dinamikleri tek tek ele alıyor. Örneğin ‘Yürüme Okulu’ alt başlığında, yürüme eylemini yabanıl doğadan, insanın doğasına ve oradan insan kültürün oluşturduğu politikalara kadar uzanan bir eksende ele alıyor."
Güneşin Aydemir