Yayla Göçü
Doğu Karadeniz’de her bahar, ‘vargel çiçekleri’ açtığında, yüksek dağlara doğru bir yürüyüş başlardı. Kış boyu, zorlu bir coğrafyada hayata tutunmuş köylüler için artık yaylaya göçmenin, berekete kavuşmanın zamanının geldiğini söylerdi bu çiçekler çünkü... Göç edecek köy halkı, sabah erkenden yol hazırlıklarına başlardı. Herkes özenliydi. Tüm kışı ahırlarda geçirmiş hayvanlar, özgürce dolaşacakları yerlere gitmeden önce rengarenk püsküllerle, boncuklarla ve taze çiçeklerle süslenirdi. Adeta bir bayram sabahı telaşesinde geçen hazırlıklardan sonra, köyde herkes aynı anda yol almaya başlardı ki, önden yayla otlaklarına varan hayvanlar arkadan gelenin rızkını eksiltmesin… Yol boyu, tulum eşliğinde, yol havaları söylenerek yürünürdü. Mola yerlerinde horon oynamak, atma türküler ile eğlenmek bir arada olmanın, bütünleşmenin bir ifadesiydi. Bazen günlerce süren ve yaya olarak aşılan bu mesafeler, aslında nice zahmetler ve tehlikeler de barındırırdı. Hava şartlarına, zor yollara, yırtıcı hayvanlara rağmen umuda dair taşıdığı nice hisle, yayla göçü, yolları şenlendirirdi. Doğu Karadeniz’de geleneksel yaylacılık, artık özlemli bir hatıra… Göç yollarının eski heyecanı, neşesi yok. Eski yolları okumak ve anlamak için son zamanlardayız. Zira, nice göçer insanın ve hayvanın adımları ile şekillenmiş kadim patikalar, yerlerini modern yollara bırakmaya başlayacak yakında… YAYLA GÖÇÜ TÜRKÜSÜ Hayde gidelim hayde Çiçekli yaylalara İkimiz de sevdali Bakarız aynalara. Yaylanın yollarına Oluk yaptırdım oluk Gelen geçen güzeller İçsinler soğuk soğuk. Kıratımı nalladım Nalimi kalayladım Yaylaya gidenlerden Yâre selam yolladım. Bu sene yaylalari Bile gezelum bile Sevdim de alamadum Nafile düştum dile.